Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal iletişim kurarken yaşanan zorluklar, kısıtlı ilgi alanlarından hoşlanma ve tekrarlayıcı davranışlarla karakterize olmuş, gelişimsel kompleks bir durumdur. Otizm, yaşam boyu devam eden bir bozukluk olarak kabul edilmiş olsa da, bahsi geçen zorluklar ve bu zorlukların kişinin hayatını zorlaştırma seviyesi her otizmli birey arasında değişkenlik gösterir.
Hastalıkların Önüne Geçme ve Korunma Merkezi’ne göre, her 36 çocuktan 1’i otizm spektrum bozukluğuna sahip.
Otizm Spektrum Bozukluğu Nasıl Teşhis Edilir?
Otizm spektrum bozukluğuna dair erken semptomlar, ebeveynler ve pediatristler tarafından çocuk henüz 1 yaşına girmeden önce fark edilebilir. Ancak, semptomlar tipik olarak çocuk 2-3 yaşlarına geldiğinde daha devamlı ve belirgin bir hale gelir. Bazı durumlarda, çocuğun semptomlarının çok seyrek olmasından dolayı çocuk okula başlayıp yaşıt olan arkadaşları tarafından bu durum fark edilmeden önce anlaşılamayabilir.
Otizm spektrum bozukluğuna sahip birinin sosyal etkileşim eksiklikleri aşağıdakiler gibi olabilir:
- Başkalarıyla paylaşılan ilgi alanlarının az olması.
- Kendilerinin ya da başkalarının duygularını anlamakta ve karşılık vermekte zorluk çekmeleri.
- Göz temasından kaçınma.
- Sosyal beden dili ve mimiklerin kullanımında yetersizlik.
Kısıtlı ilgi alanları ve tekrar eden davranışlar aşağıdaki gibi olabilir:
- Davranışların esneksizliği ve değişimle başa çıkabilmekte yaşanan inanılmaz zorluk.
- Başka insanların pek ilgi duymadığı niş alanlara karşı duyulan özel ilgi ve odak.
- Bu niş alanlara kendisi gibi başkalarının da çok ilgi duymasını isteme beklentisi.
- Yeni rutin veya deneyimleri tolere etmekte yaşanan büyük zorluklar.
- Beş duyusal organında aşırı duyarlılık (örneğin aşırı sese karşı duyarlılık).
- Sallanma, dönme veya el çırpma ve alkışlama gibi stereotipik vücut dili hareketleri.
- Eşyaları ve özellikle oyuncakları çok özel bir şekilde düzenleme.
Çocuğun ebeveyn, bakıcı veya öğretmenlerinin, çocuğun davranışları hakkındaki düşüncelerinin profesyonel bir gelişim pediatristi, pediatrik psikolog veya çocuk nörologu ve/veya çocuk ve ergen psikiyatristleri tarafından değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirme, çocuğun ailesi/bakıcısıyla bilgi paylaşımı yapmayı, çocuğu gözlemlemeyi ve çocukla planlanmış bir düzeyde etkileşime geçmeyi ve bazen de diğer hastalıklardan ayırt edebilmek için ayrıca testler yapmayı gerektirir. Bazı belirsiz durumlarda otizmin teşhisi ertelenebilir, ancak erken teşhis, ailenin çocuğunun fonksiyonelliğini geliştirebilmek için erken yaşta destekli eğitimden yararlanmasına yardımcı olabilir.
Çocuğun fonksiyonelliğini artırabilmenin en önemli yolu erken yaşta teşhistir ve ebeveynlerin çoğu bu kontrolleri hâlihazırda çocuklarının gelişimsel adımlarını kontrol eden pediatristlere bırakırlar.
Risk Faktörleri
Günümüz bilim dünyası, bir takım genetik faktörlerin otizm riskini kompleks bir biçimde artırabildiğini gösteriyor. Frajil X sendromu ve tuberoz skleroz gibi belirli genetik durumlara sahip olan insanlar, otizm teşhisi konulabilme riski yüksek olan insanlar grubundadırlar. Bu iki durum, otizmin bireysel olarak nadir görülen yüzlerce genetik nedenle birlikte vakaların %30’undan fazlasını açıklamaktadır. Bu nedenle, bir kişiye otizm teşhisi konulduğunda genetik bir test alması tavsiye edilir.
Valproik asit ve thalidomide gibi belirli ilaçlar hamilelik döneminde kullanıldığında, anne karnındaki çocuk için otizm riskini artırmasıyla ilgili bağlantılar bulundu. Bununla birlikte, bir çocuk için otizmli bir kardeşe sahip olmak, kardeşi için otizm teşhisi konma riskini artırır. Çocuğun ebeveynlerinin hamilelik döneminde yaşlı olması da otizm riskini artıran faktörler arasında. Günümüzde hâlâ aşıların otizm teşhisi riskini artırdığına dair bir delil yok. Aynı zamanda ırk, etnik köken ya da sosyoekonomik statünün de otizmle ilgili bir bağlantısı olmadığı görüldü. Fakat aynı durumu cinsiyet açısından söyleyebilmemiz mümkün değil. Erkek çocuklarına otizm teşhisi konma ihtimali kız çocuklarına kıyasla daha yüksektir.
Tedavi Yöntemleri
Otizm için tam anlamıyla bir tedavi yöntemi bulunmasa da, birkaç efektif girişimle, otizm teşhisi konulmuş çocuğun fonksiyonelliği önemli anlamda geliştirilebilir:
- Uygulamalı Davranış Analizi: Çocuğun yaşadığı fonksiyonel zorlukları içeren sistematik çalışmaları içerir. Yapılan bu çalışmaların amacı ise çocuğun adaptif yeteneklerini geliştirmek ve uygunsuz davranışlarını azaltabilmek adına temellendirilmiş bir davranış planı oluşturmaktır.
- Sosyal Beceri Antrenmanı: Grup veya bireysel şekilde yapılabilir. Bu müdahale, otizmli çocukların sosyal beceri gerektiren konularda oluşan eksikliklerini giderebilmek adına önemlidir.
- Konuşma ve Dil Terapisi: Çocuğun konuşma yeteneğini ve dili anlama ve kullanma becerilerini geliştirir.
- Mesleki Terapi: Günlük yaşamda karşılaşılan bir takım adaptif becerilerin eksikliğinin giderilmesinde önemli bir role sahiptir. El yazısının düzeltilebilmesi dahi önemli bir etkendir.
- Ebeveyn Yönetimi Terapisi: Ebeveynler, çocuklarında gördükleri problematik davranışlara karşı nasıl duyarlı tepkiler verebileceklerini ve yine çocuklarında gördükleri uygun davranışları nasıl cesaretlendirebileceklerini öğrenirler.
- Özel Eğitim Servisleri: Bazı okullarda, otizm teşhisi konulmuş çocuklar ve normal eğitim sisteminde zorluk çekebilecek olan bazı diğer hastalık teşhisleri konmuş olan çocuklar için özel sınıflar bulunabilir. Bu tür onlara özel olarak hazırlanmış eğitim sisteminde çocuklar daha uygun bir şekilde geniş imkânlarla eğitimlerini alabilir. Bu özel eğitim sınıfları, özellikle sosyal beceri ve dil kullanımlarını geliştirebilmek adına çocuklara erken yaşta sunulmalıdır.
- Eş Zamanlı Gelişen Sağlık Durumlarının Tedavisi: Otizmli çocukların aynı zamanda akranlarına göre insomnia (uykusuzluk), ADHD, zeka geriliği, anksiyete ve depresyon gibi bazı sağlık durumlarıyla karşılaşma ihtimalleri oldukça yüksektir. Bu tür sağlık durumlarının da teşhisinin konulabilmesi oldukça önemlidir. Teşhisi konulduğundaysa bu durumların kişinin üzerindeki etkileri yukarıda belirtilen tedavi yöntemleri ya da psikoterapi ve/veya ilaç tedavisiyle iyileştirilebilir.
- İlaçlar: Bir çocuk psikiyatristi, çocuğun sahip olduğu diğer bir takım mental sağlık durumlarının ciddiyetini değerlendirip ilaç reçetelendirebilir. Örneğin, otizmle bağlantılı olarak gelişen asabiyet için bir klinik uzman, çocuğun ailesinin de yardımlarıyla birlikte çocuk için aripiprazole ve risperidone (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi tarafından otizmle bağlantılı gelişen asabiyet için onaylanmış olan iki ilaç) gibi ilaçlar reçetelendirebilir.
Birkaç tamamlayıcı ve alternatif, özel diyet ve besin takviyesi gibi programlar, yıllardır ebeveynler tarafından çocuklarının daha iyi fonksiyonalite gösterebilmesi için denenen müdahale yöntemleridir. Günümüze kadar bu tür müdahale yöntemlerinin işe yaradığına dair herhangi bir kanıt bulunamamıştır. Bu tür müdahalelere dair araştırmalar hâlâ devam etmekte, bu tür müdahalelere ilgi gösteren aileler, çocuklarının tedavileri hakkında klinik uzmanlarına danışmalıdırlar.
Ebeveynler İçin Tavsiyeler
- Otizm spektrum bozukluğuna dair elinizden geldiğince çok şey öğrenmeye çalışın.
- Tutarlı ve istikrarlı bir şekilde takip edilebilecek bir rutin sağlayın.
- Komünitenizdeki diğer otizmli çocukların ebeveynleriyle veya yardım programlarıyla iletişime geçin.
- Spesifik sorunlar için profesyonel yardıma başvurun.
- Kendinize ve diğer aile üyelerine zaman ayırın.
Otizmli bir çocuğa sahip olmak bütün aileyi etkiler. Stres verici, zaman alıcı ve pahalı bir hâle gelebilir. Bütün ailenin fiziksel ve mental sağlığına özen gösterebilmek çok önemlidir. Bu düzlemde, ülke genelinde ve lokal olarak birçok organizasyon, bilgi ve kaynaklarını otizm spektrum bozukluğuna sahip olan bireyler ve aileleriyle paylaşarak onlara yardımcı oluyor.
Kaynak:
What Is Autism Spectrum Disorder – Psychiatry.org
https://www.psychiatry.org/patients-families/autism/what-is-autism-spectrum-disorder
Be First to Comment