Press "Enter" to skip to content

Yeme Bozuklukları Nelerdir?

Last updated on 16 July 2024

Yeme bozuklukları, yeme davranışlarında ciddi ve sürekli bozukluklar ve bunların getirdiği rahatsız edici duygu ve düşüncelerle karakterize edilen davranışsal durumlardır. Fiziksel, psikolojik ve sosyal fonksiyonlara etki eden çok ciddi sorunlara yol açabilirler. Yeme bozukluklarının türleri arasında anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, aşırı yeme bozukluğu, kaçıngan/kısıtlayıcı yeme bozukluğu ve diğer belirtilmiş beslenme ve yeme bozuklukları olan pika ve geviş getirme bozuklukları bulunur.

Birlikte değerlendirildiğinde, yeme bozuklukları nüfusun %5’ine etki eder ve genel olarak ergenlik ve gençlik dönemlerinde gelişir. Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza gibi bazı yeme bozuklukları kadınlarda daha sık görülse de, her yaş ve cinsiyette fark etmeksizin boy gösterebilirler. Yeme bozuklukları sıklıkla yiyecekle, kiloyla veya şekille ilgili takıntılarla ya da yemeyle veya belirli yiyecekleri yemenin sonuçlarıyla ilgili kaygıyla ilişkilidir. Yeme bozuklukları ile ilişkilendirilen davranışlar arasında besin alımının kısıtlanması veya belirli yiyeceklerden kaçınma, aşırı yeme, mideyi kusarak temizleme veya müshili kötüye kullanma ve aşırı egzersiz yapma bulunur. Bu davranışların zamanla bağımlılıktan bir farkı kalmayabilir.

Yeme bozuklukları genelde duygudurum ve kaygı bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk, alkol ve madde kullanımı gibi psikiyatrik hastalıklarla aynı zamanda ortaya çıkabilir. Bulunan kanıtlar, bazı insanların genler ve kalıtsal özellikleri nedeniyle daha büyük risk altında olabileceğini gösteriyor; ancak bu bozukluklar daha önce ailesinde hiç gözlenmemiş olan kişilerde de gözlemlenebilir. Bu bozuklukların tedavileri ise psikolojik, davranışsal, besinsel ve diğer medikal komplikasyonları ele almalı. Medikal komplikasyonlar, malnütrisyonun veya kusma gibi davranışların sonuçlarını içerebilir; bunlar kalp ve gastrointestinal problemler ile birlikte diğer potansiyel ölümcül durumları da içerebilir. Tedaviye yönelik tereddüt, yemek yeme sorunu ve kilo ile ilgili sorunların reddedilmesi ya da yemek yeme rutinlerindeki değişimden kaynaklanan anksiyete gayet yaygındır. Ancak, doğru medikal tedavi yöntemleriyle yeme bozukluklarına sahip olan insanlar sağlıklı yeme alışkanlıkları geliştirip, duygusal ve psikolojik yönlerden kendilerini geliştirebilirler.

Yeme Bozuklukları Çeşitleri

Anoreksiya Nervoza

Anoreksiya nervoza, kendini aç bırakma ve kilo kaybının sebep olduğu, boy ve yaşa göre düşük kilolara sahip olmakla karakterize bir hastalıktır.  Anoreksiya, psikiyatrik hastalıklar arasında opioid kullanım bozukluğunun ardından en yüksek ölüm oranına sahip olan hastalık olup çok ciddi sorunlara yol açabilir. BKI ya da Beden Kitle İndeksi, kilonun boyla olan oranının ölçüsü, genelde anoreksiya nervoza yeme bozukluğuna sahip hastalarda 18.5 olarak ölçülür.

Anoreksiya nervoza, kilo alma korkusunu aşırı seviyelere çıkarır ve diyet yapma ihtiyacını oluşturur. Anoreksiya olan bazı bireyler kilo almak istediklerini ve bunu denediklerini söylese de, davranışları bu düşüncelerini desteklemez. Örneğin, sadece az miktarda düşük kalorili yiyecekler yiyebilirler ve aşırı derecede egzersiz yapabilirler. Anoreksiya nervoza olan bazı kişiler ayrıca aralıklı olarak aşırı yeme ve/veya kusma veya müshil kötüye kullanımı ile boşaltım sağlarlar.

Anoreksiya nervozanın iki alt türü vardır:

  • Kısıtlayıcı tür, hastaların birincil kilo verme kaynaklarının diyet, oruç ve aşırı egzersiz olduğu türdür.
  • Aşırı yeme/kusma türü, hastaların belirli aralıklarla aşırı yemek yeme ve kusma davranışları gösterdikleri türdür.

Zamanla, açlık ve kusma davranışlarına dayalı olarak bazı semptomlar gelişebilir:

  • Adet dönemlerinin kesilmesi
  • Susuzluktan dolayı baş dönmesi veya bayılma
  • Kırılgan saç/tırnaklar
  • Soğuğa karşı tahammülsüzlük
  • Kas zayıflığı ve erimesi
  •  Mide yanması ve reflü
  • Şiddetli kabızlık, yemekten sonra şişkinlik ve doygunluk hissi
  • Zorlayıcı egzersizden kaynaklanan stres kırıkları ve kemik kaybı, bunun sonucunda osteopeni veya osteoporoz (kemiklerin incelmesi)
  • Depresyon, sinirlilik, anksiyete, dikkat eksikliği ve yorgunluk

Ciddi tıbbi komplikasyonlar hayati tehlike oluşturabilir ve özellikle kusma veya müshil kullanımı olan hastalarda kalp ritim bozuklukları, böbrek problemleri veya nöbetleri içerebilir.

Anoreksiya nervoza tedavisi, etkilenen kişilerin yeme ve kilo kontrol davranışlarını normalleştirmelerine ve kilolarını geri kazanmalarına yardımcı olmayı içerir. Anoreksiya ile birlikte gelişen diğer psikiyatrik hastalıkların da kontrol altına alınması da tedavinin önemli noktalarından bir tanesidir.  Beslenme planı, bireylerin yeme konusundaki kaygılarını azaltmalarına ve düzenli aralıklarla çeşitli kalori yoğunluklarına sahip yiyecekleri tüketmelerini uygulamalarına odaklanmalıdır. Ergenler ve genç yetişkinler için en etkili tedaviler genellikle ebeveynlerin çocuklarının yemeklerini desteklemelerine ve gözlemlemelerine yardımcı olmalarını gerektirir. Ayrıca vücut memnuniyetsizliğini ele almak da önemlidir, ancak bu genelde başa çıkması kilo alma ve yemek yeme davranışlarından daha zor olan bir konudur.

Bulimiya Nervoza

Bulimiya nervoza olan bireyler genellikle diyet yapma veya sadece düşük kalorili “güvenli yiyecekler” yeme ile “yasaklanmış” yüksek kalorili yiyecekleri aşırı yeme arasında gidip gelirler. Aşırı yeme, kısa bir süre içinde büyük miktarda yiyecek tüketilmesi ve neyin veya ne kadar yendiğinin kontrolünün kaybedildiği bir hisle ilişkilidir. Aşırı yemeler çok büyük olabilir ve yiyecek genellikle hızla tüketilir, doygunluğun ötesinde mide bulantısı ve rahatsızlık noktasına kadar tüketilir.

Aşırı yemeler haftada en az bir kez gerçekleşir ve genellikle kilo alımını önlemek için “telafi edici davranışlar” olarak adlandırılan davranışlarla takip edilir. Bunlar, açlık, kusma, müshil kötüye kullanımı veya zorlayıcı egzersizi içerebilir. Anoreksiya nervoza’da olduğu gibi, bulimiya nervoza olan kişiler yiyecek, kilo veya vücut şekli düşünceleriyle aşırı derecede meşguldür ve bu düşünceler kendi değerlerini olumsuz yönde ve orantısız bir şekilde etkiler.

Bulimiya nervoza olan bireyler zayıf, normal kilolu, aşırı kilolu veya hatta obez olabilirler. Ancak önemli derecede bir zayıflık söz konusuysa, bunlar bulimiya nervozanın aksine, anoreksiya nervoza aşırı yeme/kusma tipi olarak kabul edilir. Bulimiya nervoza hastası olan bir kişinin hastalığının yakınları tarafından fark edilmesi görece daha zordur; çünkü kişi zayıf olarak gözükmediğinden ve davranışları gizli kaldığından ötürü hastalığı tespit etmek gittikçe zorlaşır. Bir kişinin bulimiya nervoza hastası olduğunu gösterebilecek bazı etkenler şunlardır:

  • Yemeklerden hemen sonra sık sık tuvalete gitme
  • Büyük miktarda yiyecek kaybolması veya açıklanamayan boş ambalajlar ve yiyecek kapları
  • Kronik boğaz ağrısı
  • Yanaklardaki tükürük bezlerinin şişmesi
  • Mide asidi tarafından diş minesinin erozyonundan kaynaklanan diş çürümesi
  • Mide yanması ve reflü
  • Laksatif veya diyet haplarının yanlış kullanımı
  • Tekrarlayan açıklanamayan ishal
  • Diüretiklerin (idrar söktürücü hapların) yanlış kullanımı
  • Sürekli kusmadan kaynaklı halsiz hissetme ve susuz kalma

Bulimiya, nadir ancak potansiyel olarak ölümcül komplikasyonlara yol açabilir, bunlar arasında yemek borusu yırtıkları, mide yırtılması ve tehlikeli kalp ritim bozuklukları bulunabilir. Ciddi bulimiya nervoza vakalarında tıbbi takip, olası komplikasyonları belirlemek ve tedavi etmek için çok önemlidir.

Bulimiya nervoza hastalarının tedavisinde kullanılan en güçlü tedavi yöntemlerinden biri de bilişsel davranışçı terapidir. Bilişsel davranışçı terapi, hastaların yeme bozukluklarını ve bu bozuklukların devam etmesini sağlayan duygu ve düşüncelerin kontrol edilmesinde çok önemli rol oynar. Antidepresanlar da (örneğin, fluoksetin) aşırı yeme ve kusma isteklerini azaltmada yardımcı olabilir. Aynı zamanda, profesyoneller tarafından takibi yapılan ve ergen ve gençlerde yeme alışkanlıklarına nasıl yaklaşılabileceğine dair bilgilendirilen ailelerle, aile tabanlı bulimiya nervoza tedavisi de gençler için çok güzel bir tedavi yöntemi olarak gençlere yardımcı olabilir.

Aşırı Yeme Bozukluğu

Bulimiya nervoza gibi, aşırı yeme bozukluğuna sahip insanların belirli aralıklarla çok büyük miktarlarda yemek yemesi, yemek konusunda kontrol duygularını kaybetmelerine ve aşırıya kaçmalarına sebebiyet verir. Öte yandan, aşırı yeme bozukluğuna sahip olan hastalar, bulimiya nervozada olduğu gibi, aşırı ve kontrolsüz yeme sonucunda aldıkları kiloları kusma, oruç, aşırı egzersiz ya da müshil kullanımı gibi yollarla vermeye çalışmazlar. Aşırı yeme bozukluğu; obezite, diyabet, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklara da yol açabilir.

Bir kişiye aşırı yeme bozukluğu tanısı konulabilmesi için kişinin sık sık kontrol kaybına bağlı aşırılıklar göstermesi gerekir (en az haftada bir kez olmak üzere üç ay boyunca). Kontrol kaybına bağlı aşırılıklarla beraber, aşağıdaki özelliklerden en az üç tanesini göstermesi gerekir:

  • Normalden daha hızlı yeme.
  • Rahatsız edecek kadar fazla yeme.
  • Aç olmadığı halde büyük miktarda yeme.
  • Ne kadar çok yediğinden dolayı utanç hissederek yalnız yeme.
  • Aşırı yeme sonrası kendine tiksinti duyma, depresif veya aşırı suçluluk hissetme.

Bulimiya nervozada da olduğu gibi, aşırı yeme bozukluğunun da tedavisi bireysel ya da grup bazlı bilişsel davranışçı psikoterapi yardımıyla yapılabilir. Birkaç antidepresan ilaç ve lizdeksamfetamin (ADHD ve aşırı yeme bozukluğunun tedavisinde kullanılan bir ilaç) gibi, kişilerarası terapinin de tedavi amaçlı etkili olduğu gözlenmiştir.

Spesifik Beslenme ve Yeme Bozuklukları

Bu tanısal kategori, diğer burada listelenen kategorilere uymayan ancak stres, aile, sosyal veya işlevsellik bozukluğuna yol açan yeme bozukluklarını veya yeme davranışı bozukluklarını içerir. Bazı durumlarda bu, davranışın sıklığı (örneğin, bulimiya veya aşırı yeme bozukluğundaki aşırı yeme sıklığı) tanısal eşiği karşılamadığı için veya anoreksiya nervoza tanısı için ağırlık kriterleri karşılanmadığı için olabilir.

Diğer belirtilen beslenme ve yeme bozukluğu örneği ‘atipik anoreksiya nervoza’dır. Bu kategori, anoreksiya nervoza ile tutarsızlık göstermeyen ancak beden kitle indeksine (BKI) göre hâlâ normal ağırlıkta olan bireyleri içerir. Bu bireyler, aşırı kilo kaybı yaşamış olabilir ve davranışları ile kilo veya şekil endişeleri ve yağlanma korkusu anoreksiya nervoza ile uyumlu olabilir, ancak bu kişilerin başlangıç ağırlıkları ortalamanın üzerindedir.

Kilo kaybının hızı medikal komplikasyonlarla bağlantılı olduğu için, çok kısa sürede çok zorlayıcı kilo verme yöntemleriyle büyük kilolar veren atipik anoreksiya nervoza olan bireyler, bu tıbbi komplikasyon riskini çok artırır.

Kaçıngan/Kısıtlayıcı Yeme Bozukluğu

Kaçıngan/Kısıtlayıcı Yeme Bozukluğu ya da KKYB: besin gereksinimlerini karşılamada sürekli başarısızlık ve aşırı seçici yeme ile sonuçlanan yeme bozukluğunu içeren, yakın zamanda tanımlanmış bir yeme bozukluğudur. KKYB’de yiyecekten kaçınma veya sınırlı yiyecek repertuarı, aşağıdakilerden bir veya daha fazlasına bağlı olabilir:

  • Düşük iştah ve yemeğe veya yiyeceklere karşı ilgi eksikliği.
  • Yiyeceklerin dokusu, görünümü, rengi, kokusu gibi duyusal özelliklerine dayalı aşırı yiyecekten kaçınma.
  • Boğulma, mide bulantısı, kusma, kabızlık, alerjik reaksiyon gibi yemeğin sonuçlarıyla ilgili endişe veya kaygı. Bu yeme bozukluğu, boğulma veya gıda zehirlenmesi gibi önemli bir olumsuz olayın ardından, giderek artan çeşitli yiyeceklerden kaçınma ile gelişebilir.

KKYB tanısı konulmuş kişiler, yemek yeme ile ilgili aşağıda sıralanmış olan zorluklardan birkaç tanesiyle karşılaşabilirler:

  • Önemli kilo kaybı (veya çocuklarda beklenen kilo artışının gerçekleşmemesi).
  • Önemli beslenme yetersizliği.
  • Yeterli besin alımını sürdürmek için beslenme türüne veya ağızdan besin takviyelerine ihtiyaç duyma.
  • Sosyal işlevselliğin bozulması (örneğin, başkalarıyla birlikte yemek yiyememe).

Fiziksel ve psikolojik sağlık üzerindeki etkiler ve yetersiz beslenme derecesi, anoreksiya nervoza olan kişilerde görülenlere benzer olabilir. Ancak, KKYB olan kişiler vücut ağırlıkları veya şekilleri hakkında aşırı endişe duymazlar ve bu bozukluk, anoreksiya nervoza veya bulimiya nervozadan farklıdır. Ayrıca, otizm spektrum bozukluğu olan bireyler genellikle katı yeme davranışları ve duyusal hassasiyetlere sahip olsalar da, bunlar mutlaka kaçıngan/kısıtlayıcı yeme bozukluğu teşhisi için gerekli olan düzeyde bir bozulmaya yol açmaz.

KKYB, belirli yiyeceklerin yenmeme durumu, yenilecek yemeğin bulunamama durumu, normal diyetleri, dini oruç gibi kültürel uygulamaları veya gelişimsel olarak normal davranışları, örneğin seçici yiyici olan küçük çocukları içermez.

Yiyecekten kaçınma veya kısıtlama genellikle bebeklikte veya erken çocukluk döneminde gelişir ve yetişkinliğe kadar devam edebilir. Ancak, bu yeme bozukluğunun ortaya çıkmasında herhangi bir yaş veya cinsiyet kısıtlaması olmadığından, her kişide baş gösterebilir. Etkilenen kişinin yaşı ne olursa olsun, KKYB aileleri etkileyebilir ve yemek zamanlarında ve diğer sosyal yemek durumlarında artan strese neden olabilir.

KKYB tedavisi, bireyselleştirilmiş bir plan gerektirir ve bir ruh sağlığı uzmanı, kayıtlı bir diyetisyen beslenme uzmanı ve diğer uzmanlar dahil olmak üzere birkaç uzmanın katılımını içerebilir.

Pika

Daha önce hiç kâğıt ya da uç yediğini gördüğünüz arkadaşınız oldu mu? Pika, bu yeme bozukluğuna sahip olan kişilerin sürekli olarak besinsel değerleri olmayan maddeler tüketmesidir. Bu davranış en az bir ay boyunca devam eder ve klinik müdahale gerektirecek kadar şiddetlidir.

Yenilen tipik maddeler yaşa ve bulunabilirliğe göre değişir ve kâğıt, boya parçaları, sabun, bez, saç, ip, tebeşir, metal, çakıl taşları, kömür veya kil gibi maddeleri içerebilir. Pika olan bireyler genellikle yiyeceklere karşı bir isteksizlik göstermezler.

Davranış, ne bir kişinin gelişimsel sürecinin (bir çocuğun yemek seçmesi gibi), ne de kültürel olarak desteklenen bir pratiğin parçası değildir. Pika çocukluk, ergenlik veya yetişkinlik dönemlerinde ilk kez ortaya çıkabilir, ancak en yaygın olarak çocukluk döneminde başlar. 2 yaşın altındaki çocuklarda teşhis edilmez çünkü bu yaş grubundaki çocukların küçük nesneleri ağızlarına almaları normal bir gelişim sürecidir. Pika genellikle otizm spektrum bozukluğu ve zihinsel engellilikle birlikte görülür, ancak normal gelişim gösteren çocuklarda da ortaya çıkabilir.

Pika tanısı konulan bir kişi, bağırsak tıkanıklıkları veya tüketilen maddelerin toksik etkileri (örneğin, boya parçalarındaki kurşun) riski altındadır.

Pika tedavisi, besin eksikliklerini test etmeyi ve gerekiyorsa bunları ele almayı içerir. Pika tedavisinde kullanılan davranışsal müdahaleler, bireyi yiyecek dışı maddelerden uzaklaştırmayı ve yiyecek dışı maddelerden kaçınmalarını veya onları bir kenara koymalarını ödüllendirmeyi içerebilir.

Geviş Getirme Bozukluğu

Geviş getirme bozukluğu, yendikten sonra yiyeceklerin tekrardan mideden ağza gönderilmesi ve tekrardan çiğnenip geri yutulmasıyla bilinmektedir. Yutulan yiyecekler istemli olarak ağza geri getirilir ve tekrar çiğnenir, yeniden yutulur veya tükürülür. Geviş getirme bozukluğu bebeklikte, çocuklukta, ergenlikte veya yetişkinlikte görülebilir. Tanı koymak için davranışın aşağıdaki kriterlere uyması gerekir:

  • En az 1 ay boyunca tekrarlayan şekilde meydana gelmesi.
  • Gastrointestinal veya tıbbi bir sorundan kaynaklanmaması.
  • Yukarıda listelenen diğer davranışsal yeme bozukluklarının bir parçası olarak meydana gelmemesi.
  • Geviş getirme, diğer zihinsel bozukluklarda (örneğin, zihinsel engellilik) de görülebilir, ancak tanı konulması için derecesi ayrı bir klinik müdahaleyi gerektirecek kadar şiddetli olmalıdır.

Kaynak:

American Psychiatric Association. (n.d.). What are eating disorders?

https://www.psychiatry.org/patients-families/eating-disorders/what-are-eating-disorders

Be First to Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *